İtalya seçimleri: Meloni iktidara gelirse Türkiye politikası değişir mi?
3 saat önce
Övgü Pınar | Roma

Kaynak, Getty Images
25 Eylül’de yapılacak genel seçimlerin ardından İtalya başbakanı olması muhtemel görünen aşırı sağcı lider Giorgia Meloni, Türkiye’ye yaklaşımı ve Avrupa’daki müttefikleriyle ülkenin geleneksel dış politika çizgisinden farklı sinyaller veriyor.
Maloni daha önce de sıklıkla verdiği mesajı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2018’de İtalya’yı ziyaret ettiğinde bir kez daha tekrarlamıştı:
“Türkiye’nin Avrupa’ya girmesine HAYIR.
“Avrupa’nın İslamlaştırılmasına HAYIR.”
Meloni’nin partisi İtalya’nın Kardeşleri Nisan 2021’de, Türkiye ile İtalya arasında “diktatör” krizinin yaşandığı günlerde “Erdoğan Türkiyesi” başlıklı bir toplantı düzenledi, Meloni de burada yaptığı konuşmada bu mesajını daha ayrıntılı olarak açıkladı.
Avrupa Birliği’ni Türkiye konusunda “uyanmaya” çağıran Meloni, “İtalya’nın Kardeşleri, Türkiye’nin tarih, coğrafya ve kültür olarak bizim anladığımız Avrupa’nın bir parçası olmadığına inanıyor” dedi. Erdoğan yönetimini birçok başlıkta eleştiren Meloni, şöyle devam etti:
“Bu tavırlar Türkiye’yi Avrupa’dan daha da uzaklaştırdı. Türkiye’nin AB’ye üyelik statüsünü nihai olarak iptal etmenin ve Türkiye’nin Avrupa’ya girişine kesin olarak ‘hayır’ demenin vakti geldi.”
Meloni’nin Türkiye’ye getirdiği eleştiriler arasında “Erdoğan’ın siyasi İslam’ı Avrupa’ya taşıdığı” iddiası da yer aldı.
Meloni, Erdoğan’ın Avrupa’daki Türkleri ve Müslümanları çocuk yaparak kıtayı “sömürgeleştirmeye” teşvik ettiğinden, cami ve kültürel merkezler inşa ettirdiğinden şikayet etti. Aynı konuşmada şu sözleri sarf etti:
“Erdoğan son yıllarda özgürlük alanlarının daraltılması ve Ayasofya gibi Hristiyanlık için değerli olan mekanların dönüştürülmesiyle İslamcı evrimi yoğunlaştırdı; Suriye’den mültecilerin ve Asya’nın geri kalanından gelen ekonomik göçmenlerin akışını engellemek için AB’den milyarlarca Euro alıp Avrupa’yı göçmen şantajı altına soktu; Suriye’den Dağlık Karabağ’a, Yunanistan ve Kıbrıs çevresindeki sulardan Libya’ya kadar Ortadoğu ve Akdeniz’de yayılmacı bir politika başlattı; Neo-Osmanlı vizyonundan ilham alan agresif bir dış politika izledi.”
Avrupa Birliği’nde Türkiye’ye en yakın duran ülkeler arasında sayılan İtalya’da yönetime Giorgia Meloni liderliğindeki bir sağ ittifakın gelmesi halinde ilişkilerin seyir değiştirmesi ihtimalini Türkiye’yi de yakından izleyen dış politika uzmanı Andrea Dessi’ye sorduk.

Kaynak, Getty Images
Devamlılık ilkesi
Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IAI) İtalya dış politikası programı başkanı Dessi, iktidarlar değişse de ülkenin dış politikasında önemli dosyalarda genel olarak izlenen devamlılık ilkesinin süreceğini söyledi.
Türkiye karşıtı retoriğin Avrupa’da sağcı, muhafazakar, milliyetçi kesimlerce korku dalgası yaratmak için kullanıldığını vurgulayan Dessi, benzer bir taktiğin Brexit referandumu öncesi AB’den ayrılma yanlısı olan İngiliz politikacılar tarafından da kullanıldığını hatırlattı.
“Türkiye Akdeniz açısından, İtalya açısından, İtalya’nın enerji ve ekonomik çıkarları açısından son derece önemli bir ülke” diyen Dessi BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada şöyle devam etti:
“İtalya’nın dış politika geleneği, hükümetler değişse de, siyasi krizler olsa da, sağ ya da sol iktidar gelse de devamlılık ilkesine dayanır.
“Çünkü İtalya’da ‘geniş Akdeniz’ diye anılan bölgede geleneksel olarak komuta eden unsur, İtalya’nın ekonomik ve enerji çıkarlarıdır.
“Bu çıkarları korumak için ideolojik olmayan, tüm ülkelerle diyalog ve iş birliğine açık bir dış politikaya ihtiyaç vardır.”
Dış politikayı Eni mi belirler?

Kaynak, Getty Images
Bu sözler üzerine, Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün eski başkanı Stefano Silvestri’nin birkaç hafta önce yayımlanan bir söyleşisini hatırlattık. Söyleşi Il Riformista sitesinde “Dış politikayı yalnızca Eni belirler” başlığıyla yayımlanmıştı.
İtalyan enerji deviyle ilgili bu sözlere katılıp katılmadığını sorduğumuzda Dessi gülerek şöyle yanıt verdi:
“Bu kapalı kapılar ardında söylenen bir şey, genellikle bir söyleşide söylenmez. Ama bütün basite indirgemeler gibi bunun da temelinde doğruluk payı var.
“Ama sadece Eni değil, Snam için de, enerji alanında, altyapı alanında çalışan bütün önemli İtalyan şirketleri için de geçerli bu…
“İtalya’nın dış politikasını Eni yönetiyor diyemem ama Eni’nin İtalya’nın dış politikasında çok büyük rolü var. Etkisi o kadar büyük ki hükümetlerin bazı beklentilerini yumuşatabiliyor da.”
Dessi bu durumun ve İtalya’da dışişleri bakanlığı bürokrasisinin seçimler sonrası değişmemesinin dış politikada devamlılık sağlamaya yardımcı olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin İtalya için öneminin Doğu Akdeniz’le sınırlı olmadığını da belirten Dessi, TAP (Trans Adriyatik Boru Hattı) projesiyle Azerbaycan’dan gelen gaz açısından da önemli olduğunu söyledi. İsrail ile Kıbrıs-Yunanistan arasındaki EastMed (Doğu Akdeniz) enerji projesinin gerçekleştirilmesinin düşük ihtimal olduğunu söyleyen Dessi şöyle devam etti:
“Meloni bugün de geçmişte de EastMed gaz hattını, yani İsrail, Yunanistan, Kıbrıs’tan su altından geçen altyapılarla İtalya’ya gelen hattı canlandırma gerekliliğinden bahsetti ama bu planın gerçekleştirilmesi pek olası değil.
“Gerek ekonomik sebeplerle gerek zaman açısından gerekse iklim krizi kaynaklı nedenlerle bu gibi yeni altyapı projelerine yatırımları kademeli olarak azaltmak gerekiyor.
“İtalya ve diğer Avrupa ülkeleri için daha uygun olan Türkiye ile İsrail arasındaki diyaloğun ve İsrail ile Lübnan arasındaki müzakerelerin yeniden başlatılmasına destek vermek olacaktır.
“Bu, Doğu Akdeniz’den gazı, enerjiyi kuzeyden Türkiye üzerinden taşıma şeklindeki orijinal projeye geri dönmeye yardımcı olur.
“Türkiye’de halihazırda mevcut olan altyapıyla bu seçenek daha az masraflı ve daha etkili olur. (İtalya) Dışişleri Bakanlığı’nın gitmek istediği yön bu.”
Göç politikası sıkılaşabilir

Kaynak, Reuters
İktidara aşırı sağcı Giorgia Meloni liderliğindeki bir hükümetin gelmesi halinde göç gibi bazı başlıklarda somut değişim yaşanması ise daha muhtemel görünüyor.
Meloni’nin seçimlere ittifak halinde girdiği partilerden Lig’in lideri Matteo Salvini, iktidarda kaldığı 2018-2019 döneminde İtalya limanlarını göçmen gemilerine kapatma politikası yürütmüş, göç kabul merkezlerinin işlevini kısıtlamıştı.
Andrea Dessi de olası bir aşırı sağcı hükümetle dış politikada büyük bir kırılma beklenmemesi gerektiğini söylese de, göç politikasında bazı değişikler olabileceğini belirtti:
“Zaten azaltılmış durumda olan göçmen kabul kapasitelerinin daha da zorlanması ve göçmenler için sürecin daha zorlu hale getirilmesi konusunda endişeler yersiz değil.”
İtalya’nın AB’deki ağırlığı azalabilir
Macaristan’daki Viktor Orban yönetimi ve İspanya’daki aşırı sağcı Vox hareketiyle yakın duran Meloni’nin, İtalya’yı “liberal olmayan demokrasiler” kategorisine yaklaştırarak AB içindeki dengeleri değiştirmesinden de endişe ediliyor.
Brüksel’de bu yönde bir endişenin olduğunu doğrulayan Dessi, öte yandan olası bir Meloni hükümetinin AB ile hemen ve doğrudan çatışmaya girmekten kaçınacağını da savundu.
Bunun sebepleri arasında, İtalya’nın pandemi sonrası AB Kurtarma Fonu’ndan aldığı yaklaşık 200 milyar euro’luk desteği de saydı, ‘’tekneyi sallamak istemeyeceklerdir’’ dedi.
Ancak İtalya yönetimindeki bir retorik değişiminin ülkenin AB içindeki ağırlığına zarar verebileceğini de belirten Dessi şöyle devam etti:
“Kışa doğru ekonomik kriz, enflasyon, enerji krizi daha ciddi hale geldiğinde muhtemelen bu sağcı, popülist, muhafazakar partiler kendi sorumluluklarını örtmek için tüm suçu Brüksel’e ya da bir dış düşmana atma eğilimine geri dönebilirler.
“Bu hem sağcı hem de solcu popülistlerin, demagogların eski bir taktiği…
“Bu retorikle siyasi bir çatışma yaratılabilir ama bu bir dış politika değişikliği getirmez, yalnızca İtalya’nın Avrupa içindeki ağırlığının azalmasına yol açar.”
Yoruma kapalı.