Japonya’nın yıldız şairi Tanikawa için 90 yaşlarında iş değil eğlence
TOKYO (AP) – Shuntaro Tanikawa, şiirlerin cennetten bir esin benzer biçimde indiğini düşünürdü. Yaşlandıkça – şimdi 90 yaşlarında – Tanikawa şiirlerin yerden fışkırdığını görüyor.
Sabah uyandığında şiirler, bir kelime ya da mısralar gelir aklına. Laflara esin veren şey dışarıdan gelir. Şiir derinlerden gelir.
Geçenlerde Tokyo banliyölerindeki zarif evinde “Şiir yazmak bu günlerde hakkaten keyifli hale geldi” dedi.
Raflar kitaplarla dolup taşıyordu. Antik bronz hayvan figürleri koleksiyonu, en sevilmiş olduğu klasik müzik CD’lerinin yanında cam bir kutuda muntazam sıralar halinde duruyor.
“Geçmişte bunun bir iş olması, görevlendirilmesi diye bir şey vardı. Artık istediğim benzer biçimde yazabiliyorum” dedi.
Tanikawa, Japonya’nın en meşhur çağdaş şairleri arasındadır ve her gün özgür şiir ustasıdır.
Yayımlanmış yüzden fazla şiir kitabı vardır. “Yaşamak”, “Dinlemek” ve “Çimen” benzer biçimde başlıklarla şiirleri mütevazı, ritmik sadece söyleşi niteliğindedir ve detaylı geleneksel yazınsal tarzlara meydan okur.
Senelerce Tanikawa’yı çeviren William Elliott, Japon şiir tarihindeki yerini TS Eliot’un İngiliz şiirinde yeni bir son zamanların başlangıcını iyi mi işaretlediğiyle karşılaştırıyor.
Tanikawa, 1970’lerden beri Charles Schulz’un “Peanuts” çizgi romanını Japoncaya çeviren tanınmış bir çevirmendir. Evlatların ve hayvanların evrensel dünyasında Doğu ve Batı’nın yaşam seçimi farklılıklarını aşarak, “iyi üzüntü” için “yare yare”yi seçerek konuşma dilinde şiirselliğe kulağını gösterdi.
Schulz için “Daha fazlaca bir ozan ya da filozoftu” dedi.
Tanikawa, Mother Goose’un yanı sıra Maurice Sendak ve Leo Lionni de dahil olmak suretiyle öteki birçok eseri çeviri etti. Buna karşılık, eserleri Çince ve Avrupa dillerine de dahil olmak suretiyle geniş çapta çevrildi.
Tanikawa’nın şiiri “İki Milyar Işık-yılı Yalnızlık” 1950’lerin başlangıcında onu yıldızlığa fırlattı. Tanikawa, Gabriel Garcia Marquez’in esrarengiz gerçekçilik klasiği “Yüzyıllık Yalnızlık”ı yazmasından seneler ilkin, kozmosa ve Dünya’nın evrendeki noktasına gözlerini dikmişti.
Tanikawa devamlı rağbet görmüş oldu, dünyanın her yerindeki şiir okumalarının sevgilisi, sanatından taviz vermeden ticarete zahmetsizce geçen bir şairin nadide bir örneğiydi.
Fakat şiir eskiden bir meslekti – mesleği, günlük işi.
Tanikawa, Osamu Tezuka’nın TV animasyon dizisi “Astro Boy”un Japonca tema şarkısının söz yazarıdır. Ek olarak Kon Ichikawa’nın 1964 Tokyo Olimpiyatları belgeselinin anlatımının senaristliğini da yazdı.
Resimli çocuk kitaplarının popüler bir yazarı, çoğu zaman ders kitaplarında yer alır.
Yürümeyi ve dışarı çıkmayı zorlaştıran yaşı sebebiyle artık “projeleri” olmadığına yemin ediyor. Fakat bununla birlikte yan komşuda yaşayan müzisyen oğlu Kensaku Tanikawa ile “Piano Twitter” dedikleri platformda ortaklaşa iş yaptığını söylüyor.
Esasen puanla gitmek için düzinelerce şiir yazdı. Hepsi kısa, önceki çalışmalarından daha soyut, hiçbir yere inen merdivenler yada kontrolsüz bir halde dans eden bir tırtıl benzer biçimde gerçeküstü görüntüler yaratıyor.
Eserin iyi mi sunulacağından güvenilir değil, sadece okuyucuların çevrimiçi müzikle okunan şiirleri dinleyebilmesi için barkodlu bir kitap olabileceğini tahmin etti.
Hacimli çıktıları içinde en fazlaca, “Kelime Çalan Şarkılar” başlığından da anlaşılacağı benzer biçimde şarkı söyleme aliterasyonlarını ve yansımaları kullanan 1970’lerdeki “Kotoba Asobi Uta” serisiyle gurur duyuyor.
Efsanevi bir canavar olan “kappa” ifadesi tekrarlanır: “kappa bir şeyle havalandı” anlamına gelen “kappa kapparatta” – daha sonraki bir satırda ortaya çıkmış olduğu benzer biçimde bir “rappa”, bir “trompet” . Şiir hem görsel hem de işitsel olarak Japon dilinin saf bir kutlamasıdır.
Bu eşsizdi, dedi Tanikawa ve bulmuş olduğu şeyi hala seviyor.
“Benim için Japon dili zemindir. Bir nebat benzer biçimde köklerimi yerleştiriyorum, Japon dilinin besinlerini içiyorum, yapraklar, çiçekler ve meyveler veriyor” dedi.
Bir ozan, bir kadın oyuncu ve bir illüstratörle üç kez evlenip boşanmış olan Tanikawa, 90’ın 80’den fazlaca daha yaşlı hissettiğini ve unutkanlaştığını belirterek, yaşıyla beraber değiştiğini altını çizdi.
Gene de, son zamanlarda güneşli bir öğleden sonrasında, güzel baskıları yapmak için bir büyüteç kullanmasına karşın, toplumsal medya ve günlük teknoloji ile tamamen rahat görünüyordu. Netflix’te olabilecekler de dahil olmak suretiyle yeni filmleri merak ediyordu. Kurabiye yemeyi sever, dedi, büyük büyükbabasından fazlaca yaramaz bir çocuğa benziyordu.
Çoğu zaman, esinti ve bulanık bir ışık huzmesi elde eden bir penceresi olan geniş bir emek verme odasındaki büyük masasında çalışır. Çiçeklerle dolu bir avluya bakıyor. Duvarda annesinin bir felsefeci olan babası Tetsuzo Tanikawa ile beraber sepya tonlu bir portresi asılı.
Büyürken Tanikawa, annesinin ölmesinden başka herhangi bir ölümden daha fazlaca korkuyordu. Dünya Savaşı esnasında Tokyo’ya meydana getirilen Amerikan hava saldırılarından sonrasında ceset üzerine ceset gördüğünü de hatırlıyor.
“Ölüm daha gerçek oldu. Ben gençken daha kavramsaldı. Fakat şimdi bedenim ölüme yaklaşıyor” dedi.
94 yaşlarında bir parti gecesinden sonrasında uykusunda babası benzer biçimde ölmeyi umuyor.
“Öldüğümde nereye gideceğimi daha fazlaca merak ediyorum. Bu değişik bir dünya, değil mi? Doğal ki acı istemiyorum. Büyük bir ameliyattan sonrasında ölmek istemiyorum. Aniden ölmek isterim” dedi.
Eserlerini yüksek sesle okuması istendiğinde tereddüt etmez.
Oğluyla yapmış olduğu son işbirliğinden alıntılar okuyor. Peşinden, İngilizceye çevrilmiş ve şu satırlarla biten ilk eserini okur:
“Evren bükülmüş, / Bu yüzden bağlanmaya çalışıyoruz. / Evren genişlemeye devam ediyor, / Bu yüzden çoğumuz korkuyoruz. / İki milyar ışıkyılı yalnızlıkta / Birden hapşırıyorum.”
Peki o ne düşünüyor?
Tanikawa, “Başka biri tarafınca yazılmış bir şiir benzer biçimde geliyor” dedi.
Fakat güzel bir şiir mi?
İnançla başını sallıyor.
___
Yuri Kageyama Twitter’da: https://twitter.com/yurikageyama
Yoruma kapalı.